Sürekli bir hareketlilik içinde geçiyor hayat. Sen ne kadar bir yerde sabitlemeye çalışsan da o durmadan akıp gidiyor. En güzel yerinde dursun istiyorsun. İstiyorsun ki hep burda kalısn, bu an hiç bitmsin. Olmuyor.. Durduramıyorsun zamanı.
Tam tersi geçmesini istediğin zamanlar oluyor. Artık bitsin, bu acı veren süreç bitsin istiyorsun. Bu sefer de zaman geçmek bilmiyor. Akıntının hızını sen belirleyemiyorsun. O kafasına göre akıyor. Sen sadece bir dal bulup tutunmak istiyorsun bazen. Biraz zor da olsa anlıyorsun, akıntıya karşı durmak imkansız.
Gidenlerle ve kalanlarla dolu olan hayatta, ben genelde kalan taraf oldum. Yerleşik, bekleyen taraf oldum. Şimdiyse hayatımda belki de ilk kez, zorunlu da olsa, giden taraf ben olmak üzereyim. Üstelik gideceğim yeri bilmeyerek. Pek keyifli bir yolculuk değil sanırsam :) Ama düşündüğüm kadar kötü de olmayabilecek bir yolculuk bu. Değişik bir deneyim.
Hep kalan tarafta olan ben bu sefer de gidecek olmanın tedrginliği içersindeyim. Üstelik akıntının tam ortasında, hızla yol alıyorum. Kıyıdan uzaktayım, herhangi bir dal bulmanın çok uzağındayım.
Tek yapabildiğim akıntının hızına uyum sağlayıp hayatta kalmaya alışmak.
Yapmamam gereken ise, ellerimle tutamadığım dalları düşüncelerimde bırakmak.
Ya dışındasındır çemberin, ya da içinde yer alacaksın!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder