Cuma, Haziran 10, 2005

Bugün ne yiyelim?

Yemek yemek, insanoğlu için sadece bir ihtiyaç değil. İnsan dışındaki tüm canlılar belki de sadece hayatta kalmak için besleniyorlar.Fakat insanlar, yemekten keyif alma, ya da sürekli aynı şeyleri yemekten sıkılma özelliklerine sahip bir yaratık.

Özellikle öğle yemeklerinde ne yiyelim düşüncesi beraber yemek yediğim iş arkadaşlarım ve benim için tam bir dert. Saat 12'de çıkacağımız yemekte ne yiyelim tartışması yaklaşık yarım saat önce başlıyor. Genellikle gül tartışmayı başlatan ilk hamleyi yapıyor ve msn'den beni ve savaşı da içeren bir oturum açıyor ve tartışmayı başlatıyor.

İş yerimiz Mecidiyeköy'de olduğu için yemek seçeneği açısından şanslı olsak da iş karar verme aşamasına gelince olay karışıyor. Muhasebe departmanı sorumlusu sevgili Savaş arkadaşım düzenli bir menüden yana. Haftalık bir program hazırlıyor bize ve bir yıl boyunca buna uymamızı öneriyor!

Program güzel bir öneri, fakat o da sıkıyor. Zaten yediğimiz şeyler az çok belli : Kumpir, goralı, spaghetti ya da pizza. Dönüp dolaşıp aynı seçeneklerde buluşuyoruz. Eğer bilim kurgu senaryoları gerçekleşir ve ileride haplarla beslenirsek sanırım bundan o kadar şikayetçi olmayacağım.

Perşembe, Haziran 09, 2005

Neden Blog?

Teknolojiyle geç tanışan biri olarak birçok şeyi yeni yeni öğreniyorum. Çok hızlı gelişen dünyaya ayak uydurmak gerçekten zor. Bunu elimden geldiğince başarmaya çalışıyorum. İletişim teknolojileri üzerine yayın yapan bir dergide çalışmak bu sürece olumlu etki ediyor. İnternete sürekli ve kolay erişiyor olmak, kendi kişisel bilgisayarımın olması bu süreci olumlu etkileyen faktörler.

Blog, İnternet teknolojisinin kullanıldığı alanlardan en son tanıdığım. Bloglar yurt dışında yaygın olarak kullanılıyor. Büyük şirket yöneticileri blogları adeta birer halkla ilişkiler aracı olarak kullanırken, İnternet kullanıcıları bireysel olarak diledikleri şeyleri bloglar aracılığıyla insanlarla paylaşıyorlar.

Ülkemizde de her geçen gün yayılan blogla tanışmam Türkiye’nin ilk şirket blogu olan dergimizin blogu sayesinde oldu. Editörüm benden blog için yazı yazmamı istediğinde ne yazabilirim diye uzun süre düşündüm. Kendini ifade etmek konusunda çok başarılı olduğum söylenemez. Bir şeyler yazarken yanlış bir şey söylememek için kılı kırk yarıyorum. Hele bir de İnternet’ten yayınlanacak bir yazıda çok dikkatli olmaya çalışıyorum. Tüm bunlar ben de yazı yazarken stres oluşturuyor.

Ama yine de bir şeyler yazmak çok hoşuma gidiyor. Sanırım bu, insanlarla bir şeyler paylaşmanın yarattığı keyif. Yazacağım yazıları kimse okumasa da, belki biri okur ve benimle benzer şeyleri düşünüyordur, yada benzer şeyler yaşamıştır düşüncesi beni mutlu ediyor.

Bu yüzden kendime blog sayfası hazırlamaya karar verdim. Üşengeçlik hastalığım nüksetmediği sürece bir şeyler yazmaya devam edeceğim :))